Buluşma .

& & &

Kurgu : Kuzenlerin buluşması ve yeni kişilerle tanışma
Kişiler : Aphrodite & Dionysia cés Nilé - Alec James & Kevin Nate Méadows
Zaman : Geceyarısından sonra
Yer : Death Rock Gece Klübü

Genç kız dolabını karıştırırken ne giyeceğini düşünüyordur. Bugün kuzeniyle buluşmaya gidecekti. Yer olarak Death Rock'ı seçmişlerdi. Çünkü bu gece kulübü Aphrodite'lerin evine daha yakındı. Ve kuzeni onun geceleri tek başına dolaşmasını istemiyordu. Genç kız giysilerini bulup giydi. Ve son olarak kolyesini taktı , parfümünü sıktı. Aşağıya inip annesinin yanağına kokulu bir öpücük bıraktı ve ceketini alıp dışarıya çıktı. Dışarısı soğuk denilebilecek bir ısıdaydı. Ceketini üstüne geçirdi ve gece kulübüne ilerledi. Başlar dönüp ona bakıyordu. Çünkü saat oldukça ilerlemişti. Cep telefonunu kontrol etti ve yerinde olduğunu fark etti. Bir kaç dakika daha yürüdükten sonra gece kulübünü gördü. Kapıda bekleyen gardiyan işaretini gördüğü zaman bir şey demeden kapıdan çekildi. Genç kız gülümseyerek ilerledi ve içeriye göz geçirdi. Kuzeni henüz gelmemişti. Bar taburelerinden birine oturdu ve bir şarap istedi. Barmen hemen geleceğini söyledi ve şarabını hazırlamaya gitti. Genç kızın gözleri bir çocuğa takıldı. O da bir vampirdi ve aşırı yakışıklıydı. O çocuğa sahip olmak için ne yapabileceğini düşünürken çocukta ona bakıyordu. Genç kız hafifçe pembeleşerek önüne döndü. Çocuk ise yanındaki kızı dansa kaldırdı. Genç kızın gözleri ister istemez onlara takıldı. Demekki çocuğun bir sevgilisi vardı. Genç kız önüne gelen içeceğini yudumladı ve kuzenini beklemeye devam etti. O sırada çocuk yanına geldi ve oturdu. Genç kıza bakarak konuşmaya başladı.

- Merhaba . Ben Alec. Geceevindenim . Sende öyle olmalısın. Adın ne ?

Aphrodite güzel gözlerini kaldırıp çocuğu inceledi. Simsiyah saçlarının altında masmavi gözleri vardı. Ve biraz çocuksu bir görünümü vardı.

- Şey . Ben Aphrodite. Bende geceevindenim. 3. sınıfım . Tanıştığıma memnun oldum.

Çocuk memnun olmuşa benziyordu. Bir süre pistte dans edenleri inceleyip Aphrodite'e döndü.

- Dans etmek ister misin , Aphrodite ?

- Evet. Elbette.

Alec ona kolunu uzattı. Aphrodite biraz şaşırsada genç adamın koluna girdi ve beraber piste ilerlediler. Alec genç kızı döndürerek kollarına aldı ve dans etmeye başladılar.

Havuzdan çıkmayı akıl edip saatime baktığımda yüksek sesle bir küfür savurdum. İyiki yanımda kimse yoktu. Havuxdan aceleyle fırlayıp odama çıktım. Normalde bu saatte havuzda olmam değişik bir şey değildi ama bugün kuzenim Aphrodite ile buluşacaktım. Teyzemin onu zor yolladığını tahmin ediyorum. Ve bende bu buluşmaya 15 dakika geç kalmıştım. Dolabımdan en sevdiğim elbisemi bulup , aceleyle giydim. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip , makyajımı tamamladım. En sevdiğim parfümümü sıkıp aşağıya indim. Anahtarımı alıp evden çıktım. Arabama koşar adımlarla ilerleyerek bindim. Acele etmeden arabamı sürerken Aphrodit'in bana kızmayacağını umuyordum. Kuzenimi kardeşim gibi severdim. Kulübün önünde arabamı park ettim. İşaretimi gören gardiyan bir şey demeden geriye çekildi. Ve kulübün o aydın havasından içeriye girdim. Gözlerim Aphrodit'i arıyordu. Salonu üçüncü taramamda onu gördüm. Kollarında taş bir çocukla dans ediyordu. Bir süre sonra beni fark etti. Bakışları meraka dönerken göz kırptım. Ve bara geçip oturdum. Bir süre sonra şarkı bittiğinde yanındaki çocukla birlikte yanımdaki taburelere oturdular. O sırada üstümde bir bakış hissettim. Gözlerin kaynağını bulduğumda sapsarı saçları olan , diğer taburedeki çocukla eş güzellikte gözleri olan birisini gördüm. Çok şeker birine benziyordu. Bana gülümsedi. Ve bende aynı şekilde ona gülümsedim.

- Hey Diony . Seni Alec ile tanıştırmak isterim. Sen gelmeden biraz önce tanıştık bizde.

- Sevindim tatlım. Geç kaldığım için üzgünüm. Havuz keyfi yapıyordum.

- Önemli değil. Ayrıca şuradaki taş yarım saattir seni gözlüyor. Hazır sevgilin yokken acele etsen iyi olur.

- Bayan cés Nilé bir profesörle böyle konuşmayınız. Ayrıca seninle evde görüşürüz küçük hanım.

Spoiler:

Abimle buluşacağım bara geldiğimde içerisi her zamanki gibi tıklım tıklımdı. Bir sürü güzel kız bana bakıyordu. Aslında hiç biriyle işim olmazdı. Çünkü onlar sadece bir gecelikti. Oturup etrafı süzerken saatime baktım. Abim her zamanki gibi geç kalmıştı. Aslında onun bu geç kalmalarına alışmıştım. Barmenden viskimi istediğimde içeriye giren bir kızı gördüm. Diğerlerinden farklı bir havası olduğu gün gibi ortadaydı. Daha hanım bir kızdı. Tek gecelik olanlardan onu ayıran , ince fakat önemli bir fark vardı. Açık kumral saçları , yeşil gözleri aşk tanrıçası Afrodit'i andırıyordu. Yanıma gelen bir kızla düşüncelerimden sıyrıldım. Belli ki dans etmek istiyordu. Hiçbir kıza hayır diyemediğimden onunla dans etmeye başladım. Bakışlarımı o kıza çevirdiğimde bana hafif bir soğuklukla baktığını fark ettim. Şarkı bitip kızı yolladıktan sonra yanına oturdum. Ve kendimi tanıttım.

- Merhaba . Ben Alec. Geceevindenim . Sende öyle olmalısın. Adın ne ?

Genç kız yeşil gözlerini kaldırıp bir süre beni inceledi. Memnun olmuş olacakki gülümsedi ve kendini tanıtmaya başladı.

- Şey . Ben Aphrodite. Bende geceevindenim. 3. sınıfım . Tanıştığıma memnun oldum.

Buna memnun olmuştum. Nedenini anlamasamda bu haber son derece hoşuma gitmişti. Benden büyük değildi. Hatta bir yaş küçüktü bile. Bir süre pistte dans edenleri izledim. Aklıma onuda kaldırmak geldi. En sevdiğim şarkıydı şimdi çalan . Ve o anki cesaretimle teklifimi ettim.

- Dans etmek ister misin , Aphrodite ?

- Evet. Elbette.

Ona kolumu uzattım. Bir süre şaşırsada koluma girip benimle piste ilerledi. Birçok kızın kıskançlık dolu bakışlarına mağruz kaldığımıza emindim. Yavaş hareketlerle onu kollarıma aldığımda vücudundan minik bir titremenin geçtiğine emindim. Bir süre dans ederken içeriye birisi girdi. Ve Aphrodite ile beden dilinin yardımıyla konuştu. Genç kız sırıttı ve dansımıza devam etti. Şarkının son notaları da sona erdiğinde konuştuğu genç kadının yanına gittik. Yanındaki bar taburelerine oturduk ve Aphrodite konuşmaya başladı.

- Hey Diony . Seni Alec ile tanıştırmak isterim. Sen gelmeden biraz önce tanıştık bizde.

- Sevindim tatlım. Geç kaldığım için üzgünüm. Havuz keyfi yapıyordum.

- Önemli değil. Ayrıca şuradaki taş yarım saattir seni gözlüyor. Hazır sevgilin yokken acele etsen iyi olur.

- Bayan cés Nilé bir profesörle böyle konuşmayınız. Ayrıca seninle evde görüşürüz küçük hanım.

Aphrodite'in bahsettiği adama döndüğümde sessiz bir kahkaha patlattım. İşaret ettiği yerde abim Nate oturuyordu. Onu el işaretiyle yanımıza çağırdım. O da bana göz kırpıp yanıma oturdu. Ve onu da minik grubumuza tanıttım.

-Hey kızlar! Bakın bu Nate. Ağabeyim. Edebiyat Profesörüdür. Bak Nate bunlarda Dionysia ve Aphrodite.

Abim ise her zaman kullandığı çekici gülümsemeyle Dionysia'yı ve Aphrodite'yi inceledi. Onlarda abime gülümsediler.

-Memnun oldum bayanlar

Sırıtarak ona baktım ve bana yine göz kırptı. Sonrasında bir konuşma konusu ararken konuyu Gece Evinden açmaya karar verdim.

- Abi . Sen Dionysia'yı hiç görmedin mi Gece Evi'nde . Yabancı Dil profesörüymüş . Ayrıca rahibe Genevie've nin kardeşiymiş .

Abim birazda olsa şaşırmış bir gülümseme ile Dionysia'yı iyice inceleme fırsatı bulmuş gibiydi. Görmediğini biliyordum. Ama bu konuyu açmak bana daha iyi gibi gelmişti. Abim biraz daha düşündükten sonra sorumu cevapladı.

- Ah hayır Alec. Bayan cés Nilé'i Gece evinde gördüğümü sanmıyorum. Ki görseydim böyle bir güzelliği de asla unutmazdım .

Ben abime sırıtarak bakarken Aphrodite Dionysia'ya eğilmiş bir şeyler fısıldıyordu. Planım işe yarıyor gibiydi.

-Hey kızlar! Bakın bu Nate. Ağabeyim. Edebiyat Profesörüdür. Bak Nate bunlarda Dionysia ve Aphrodite.

Alec'in gösterdiği yere döndüğümde o anda kızardığıma emindim. O az önce taş dediğim adamdı. Kim bilir nasıl rezil olmuştum. Dionysia bana sırıtarak bakarken ona minik bir yumruk attım . Alec de bana sırıtarak bakıyordu. Kollarımı büzüştürüp Nate'i incelemeye başladım. Sapsarı saçları , Alec'inkilere eş masmavi gözleri vardı. Çocuksu bir görünümü olmasına rağmen son derece olgundu.

-Memnun oldum bayanlar

Memnun olmuşmuş. Gözlerini kuzenimden alamadığının farkındaydım. Aslında Dionysia da çok farklı gözükmüyordu. Aslında siyah gözlüklerimi çıkarıp ikisine baktığımda çok uyumluydular. İkiside havalıydı. İkiside sarışındı. Biri çok güzel , birisi çok yakışıklıydı. Aslında Nate ve Alec'in kardeş olduğunu sadece gözlerinden anlayabiliyordunuz. Masmavi deniz benzeri gözler.

- Abi . Sen Dionysia'yı hiç görmedin mi Gece Evi'nde . Yabancı Dil profesörüymüş . Ayrıca rahibe Genevie've nin kardeşiymiş .

Bir şeyleri yanlış söylediğimi biliyordum . Dionysia şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bir arada onu benim ablam yapmıştım. En azından ilk izleniminde bu hatamı düşürmek istemedim. Zaten ablam gibi seviyordum onu. Pek bir sorun olmazdı.

- Ah hayır Alec. Bayan cés Nilé'i Gece evinde gördüğümü sanmıyorum. Ki görseydim böyle bir güzelliği de asla unutmazdım .

Vaay. İltifatlar başladı demek. Kuzenimin kızardığını görünce iyice şaşırdım. O çok nadir kızarırdı. Çoğunlukla utanmazdı bile. Ama bu adam onu bir gecede çok değiştirdi. Aynı Alec'in beni değiştirdiği gibi. Şimdiye kadar mutlaka bir neden bulup buradan sıvışmıştım ama şimdi canım hiç gitmek istemiyor. Galiba aşık oluyordum. Ama onun benden 1 yaş büyük olduğunu unutmak büyük hata olur. Bakıyorum ki Nate yanıma geldi ve elini bana uzattı. Yani bana dans teklifi etti. Şaşkın bakışların eşliğinde onları bastıran şaşkınlığımla Nate ile piste doğru ilerledim. Genç adamın parfümüne bayılmıştım. Ama Alec'in parfümü bana daha hoş gelmişti. Ah tanrım düşündüğüm şeylere bakar mısın . Nate ile dans ederken genç adam benimle konuşmaya başladı.

- Aslında ablandan hoşlandığımı belirtmek isterim. Ve bana bakışlarından hoşlandığımı söyleyemeyeceğim. Eğer benden hoşlanmadıysan sizinle bir daha iletişime geçmem.

Tabiiki hoşlandım moron. Ablamda - ah pardon kuzenimde - senden hoşlanmasaydı elimden kurtulabilir miydin acaba. Ama sana kuzenimi üzmemek için en doğru cevabı vermeliyim. Ne desem ki. Ah tamam buldum .

- Ah tabiiki hoşlandım. Bu benim için refleks gibi bir şey. Aramıza yeni birisi katılınca onu tartmak için dikkatlice seyrederim. Ama bu kötü bir şey değil. Ablama teklif etmeni öneririm .

Nate bana gülümsedi. O sıcacık gülümsemesiyle . Yanağıma küçük bir öpücük kondurup mırıldandı.

- Bundan sonra sende benim kardeşimsin. Her zaman yanında olacağım küçük hanım . Ayrıca kardeşim senden bayağı bir hoşlanmış.

Bende Nate'e gülümsedim ve sarıldım. Arkamı döndüğümde Dionysia'nın ve Alec'in zehir bakışlarıyla karşılaştım. Bu bakış Alec'e yakışmasa da içim sıcacık oldu. Alec'e doğru ilerledim ve dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Sonra elinden tuttum ve kuzenime döndüm. Alec hala şaşkındı. Ama bunun mutlu bir şaşkınlık olduğuna emindim. Artık benimde son derece yakışıklı bir sevgilim vardı.

Gözlerimi genç kadının derin gözlerine kilitleyip uzun süre baktım. Çok şey anlatan ama aynı zamanda çok şey gizleyen gözler. Çok sevecen ama sevmekten korkan gözler. Çok cesur ama ceylan kadar narin bakan gözler. Bu güzel gözlerin sadece bana ait olan birinin olmasını ne kadar isterdim. Ahh saçmalamayı kes Nate. Kızın sevgilisi, nişanlısı, en kötüsü bir kocası bile olabilir. Hayalcilik hiç bir zaman yapında olmamıştır zaten senin. En kötüye hazırlan bakalım. Beni iç seslerimle savaştan kurtaran kardeşimin muziplik dolu sesi oldu.

- Abi . Sen Dionysia'yı hiç görmedin mi Gece Evi'nde . Yabancı Dil profesörüymüş . Ayrıca rahibe Genevieve nin kardeşiymiş .

Genevieve'nin kardeşi mi? Yüksek rahibe Niks'in? Kıza daha dikkatli bakınca gözlerinin Genny'nin aynısı olduğunu fark ettim. Aynı derinlikte ki, aynı bilgelikte ki, aynı güzellikteki -hatta daha güzel- gözler. Karşımdaki güzellik Genny'nin yani biricik arkadaşımın kardeşiydi ve ben daha önce onu hiç görmemiştim. Şaşkınlığı üzerimden atmam bir kaç dakikamı aldı. Genny ile tanıştığım -ki onu herkes tanırdı- yani yakından tanıştığımı şimdilik kimsenin bilmesine gerek yoktu sanırım. Birilerinden bir şey saklamak beni rahatsız etsede kısa sürede eski sırıtkan yüz ifademe büründüm.

- Ah hayır Alec. Bayan cés Nilé'i Gece evinde gördüğümü sanmıyorum. Ki görseydim böyle bir güzelliği de asla unutmazdım .

Bu gece ne olmuştu bana böyle. Beynimden geçen herşey kontrolüm dışında dilimden dökülüveriyordu. Karşımdaki genç kadının yanaklarına al bastığı dikkatimden kaçmadı. Kadınların dilinden bir tek sen anlamıyorsun Alec. Unutma ki bende senin ağabeyinim. Bu düşüncelerimle suratımdaki gülümseme iyice büyüdü. Gözlerim Aphrodite'e kaydı. Genç kız rahatsız ifadelerle beni süzüyordu. Üzerimdeki spor ceketin önünü ilikledim. Genç kızın yanına ilerledim. Elimi uzattım. Şaşkınlıkla elimi tutunca onu zarif hareketlerle piste yönlendirdim. Çalan yumuşak müziğin eşliğinde yumuşak hareketlerle dans etmeye başladık. Aphrodite'in saçlarından taze lavanta kokuları yükseliyordu. Gözleri ve bakışları ile aynı Genny'nin gençliğini hatırlatıyordu. İnanmak isteyen ama inanmaktan korkan bakışlar. Eee nede olsa kız kardeşi. Kullanacağım kelimeleri ölçüp biçtim. En uygunlarını elemeye çalıştım. Ses tonumuda kontrol ettikten sonra konuşmaya başladım.

- Aslında ablandan hoşlandığımı belirtmek isterim. Ve bana bakışlarından hoşlandığımı söyleyemeyeceğim. Eğer benden hoşlanmadıysan sizinle bir daha iletişime geçmem.

Doğru kelimeler bunlar olmamalıydı. Ne demekti şimdi "Aslında ablandan hoşlanıyorum." "Aslında bakışlarından hoşlanmıyorum." Kızın ilk kez gördüğü birine, bir profesörüne nasıl bakmasını beklerdim ki. Bu yaşta ki gençlerin profesörlerine pek sıcak bakmadığınıda var sayarsak. Kız suratıma şaşkın bakışlar attıktan sonra konuşmaya başladı.

- Ah tabiiki hoşlandım. Bu benim için refleks gibi bir şey. Aramıza yeni birisi katılınca onu tartmak için dikkatlice seyrederim. Ama bu kötü bir şey değil. Ablama teklif etmeni öneririm .

Bu kızdan çok hoşlandım. Gerçekten çok hoşlandım. Bu ailenin kızları gerçekten kanatsız melek gibi oluyorlar sanırım. Yolunu kaybedip dünyaya düşmüş güzellik abideleri. Benimde ona bağzı ipuçları verip skoru eşitlemem lazımdı. Alec bu kızdan hoşlanıyordu. Gözlerinden anladım. İnsaları gözleri ele verir. Gözler yalan söylemez. Gözlere yalan söylemeyi öğretemezsin. Gözler nefret eder, aşık olur, ölesiye sever ama yalan söylemez. Aşık bir insanın gözleri aşık olduğu insana hayatın ona verdiği en büyük lütufmuş gibi bakar. Kalp aşık olduğunu sonradan algılasada gözler ilk görüşte vurulur. Eros oklarını saplamak için onlara süre vermez. Ya ikisinide vurur aşkın zehirli okları yada birini teğet geçer. Alec ve ben. Yılların, zorlukların ayıramadı iki kardeş. Hain Eros'un zehirli oklarının en son kurbanları. Alec ve Hemera. Bu dünyada en değerli varlıklarım. Erkek kardeşime yardım etmem gerekiyordu. Aphrodite'e tatlı bir gülümseme fırlattım. Aynı sevimlilikle karşılık verdi. Genç kadının zarif vücudunu kaslı kollarımla sarmalayıp pürüssüz tenine bir öpücük bıraktım.

- Bundan sonra sende benim kardeşimsin. Her zaman yanında olacağım küçük hanım . Ayrıca kardeşim senden bayağı bir hoşlanmış.

Genç kadın gülümsemesini derinleştirip bana sıkıca sarıldı. Şu andan itabaren eminim ki bu gün birisi ben uyurken bana aşırı kendine güven yüklemeyi yapmış. Yüce Nyx. Neler söylüyorum ben. Aklımdan geçenleri söylemek, aşırı doğrucu olmak hiç bir zaman olmazsa olmazım olmamıştır aslında. Nedense bu gün doğruculuk damarım kabarmıştı. Arkamı döndüğümde her gördüğümde gözlerimi kör edecek güzellikte parıldayan güneşimin gözlerinden alevler çıktığını fark ettim. Gözler... Kıskançlık... Hoşuma gitti ve gülümsemem iyice derinleşti. Yanımdaki küçük hanım erkek kardeşime yaklaştı ve dudaklarını kendininkilere hapsetti. Kısa süre sonra ayrıldıklarında Alec şaşkın ve memnun bir sırıtışla elini dudaklarına götürdü. Bende suratıma yerleştirdiğim muzip bir gülümseme ile güneşimin yanına gittim. Ellerimle saçlarımı karıştırıp konuştum.

-Sanırım cennette yerimi hazırladım. Baksana ne kadar çok yakışıyorlar, dedim sırıtarak. Genç kadının gözlerindeki öfke yerini yumaşacık duygulara bırakmıştı. Gözlerime baktığında aşkın acımasız zehrinin kanıma karıştığını en derinlerimde hissetmeye başladım. Onunda gözleri utangaç bir ışıldama ile parlamaya başladı. Benim için kelimelere gerek yoktu. Gözler yeterliydi anlamam için aşkını, öfkesini, nefretini. Aşka olan susuzluğumu o derin mavilerle giderdiği gibi aynı mavilerde boğabilirdi beni. Cesaretim olduğu gibi esaretim, zenginliğim olduğu gibi sefaletim de olabilirdi gözler. Maviliklerle mavilikler tekrar çakıştığında evren üzerindeki en büyük sihrin, en kuvvetli ve en acı verici sihrin gerçekleştiğini hissettim. Aşk... Dudaklarımın o incecik dudakların üzerinde gezinmesi isteğine engel olamadım. Bir kaç saniye sonra ayrıldığımızda dudaklarımdan o ünlü replikler dökülü verdi.

-Senin dudaklarınla dudaklarım, günahlardan arındı*.
-Öyleyse günah benim dudaklarımda kaldı*, diye cevap verdi genç kadın dudaklarıma uzanarak. Hafif bir dokunuştan sonra kendini geri çekti ve kadehindeki günahını tekrar yudumlamaya başladı.

---
*Romeo ve Julliet'ten alıntıdır.

Nate ceketinin önünü ilikledi ve Aphrodit'e elini uzattı. Kuzenim biraz şaşırsada elini tuttu ve piste ilerlediler. Eğer biraz daha yaş farkı az olsaydı gerçekten sevgili olduklarını sanarlardı. Çok yakışıyorlardı. Ama Nate'e geri dönülmez bir şekilde aşık olmuştum. Eros'un geri dönülmez okları , en son beni bulabileceğini düşünsemde ansızın vuruvermişti. Onları izlemeye devam ediyordum. Bir şey konuşur gibiydiler. Gülümsemeleri iyice derinleşmişti. Bir ara Aphrodite ile Nate'in gözleri bana kaydı. Daha insancıl olmaya karar vererek gülümsedim. Aynı şirinlikte bir gülümseme bana gelmekte gecikmedi. Ama bu gülümsemenin alaycı ve sahte olduğunu kuzenimin -onların bildiğine göre kardeşimin- anlayacağına emindim. Sivri bir zekası vardı ve bunu bana nasıl yaptığını anlayamıyordum. Etrafımı incelerken onların sarılması dikkatimi çekmişti. Nate'in Aphrodite'e bir şeyler mırıldandığı belliydi ve Aphrodite ona o çekici gülümsemesiyle gülümsüyordu. Tanrı aşkına bu kız benim sevdiğimi bile bile Nate'i ele mi geçirmeye çalışıyordu. Nate Aphrodite'in yanağına bir öpücük kondurup geriye çekildi. İkisi beraber yanımıza geldiler. Aphrodite Alec'in yanına ilerleyip dudaklarına bir öpücük kondurdu. Bir anda sinirlerim gevşedi. Yerini sıcacık duygular bıraktı.

-Sanırım cennette yerimi hazırladım. Baksana ne kadar çok yakışıyorlar

Yüzüne baktığımda sırıttığını fark ettim. Tabiiki o ayarlamıştı. Yardım etmişti onlara. Ama o sarılma sahnesi aklıma geldikçe yine sinirleniyordum. Ama onun o sıcacık gözlerine dalıp gittiğimde gözlerimdeki ateşin söndüğünü hissedebiliyordum. Yerini aşkımın ateşinin aldığına eminim. Dudaklarımın onu bulmasını ne kadar istediğimi saymazsak son derece duygusuz bir hisse sahiptim. Ama genç adamın bana eğildiğini gördüğümdü kendimi tutmayı bile unuttum. Ne zaman öpüştüğümüzün , ne zaman ayrıldığımızın farkına bile varamadım. Bu anlatılmaz anımızın sonunu Romeo ve Juliet'in o unutulmaz replikleri ile bitirdik .

-Senin dudaklarınla dudaklarım, günahlardan arındı

-Öyleyse günah benim dudaklarımda kaldı.

Tekrar ona eğilirken Aphrodite ile Alec'in sıkılmış bir halde ellerini salladıklarını gördüm. Ellerimi savurarak onlara birer yumruk savurdum . Onlar beni geri savururken Nate ellerimi tutup kendi boynuna dolandırdı. Ondan ayrılıp yerime oturdum ve bir viski istedim. Genç adam yanıma oturup beni omzumdan kendine çekti ve ona yaslandım. Aphrodite ise Alec ile dans ediyordu. Onları seyretmeye başladık.

- Cennetteki yerini hazırladın gerçekten. Dediğinde düşünmedim ama gerçekten çok yakışıyorlar .